X, y Z derken zehir gibi kuşak z KUŞAĞI
Anne babalar ve öğretmenler X ve Y kuşağı, çocuklar ve ergenler Z.
Enteresan bir nesile geleceğimizi emanet edeceğiz. Z KUŞAĞI…
Yapılan boylamsal araştırmalar yüksek IQ sahibi
olduklarını üstüne basa basa ortaya koyuyor. Ben bu dönem çocuklarına “FOLİK ASİT NESLİ” diyorum.
Yüksek IQ’ya karşılık duygusal zekâ (EQ) konusunda o kadar da başarılı değiller! EQ kavramı, duygusal farkındalık, psikolojik sağlamlık, kendinin ve karşısındakinin duygularının fark edebilme, özyeterlik duygusuna sahip olma gibi duyuşsal özellikleri ifade ediyor. Yani bu nesil zihinsel olarak ileride olması yanında duygusal açıdan oldukça kırılgan olarak algılanıyor.
Yapılan diğer bir araştırma bu nesildeki bireylerin kas tonusunun (kas dokusunun sertliği/pekliği) da önceki dönemlere göre daha gevşek olduğunu ortaya koymakta. Ancak ilginç bir özellik olarak özellikle baş parmaklarını kullanma becerileri çok çok ileride
Artık anaerkil ya da ataerkil bir toplumsal yapımız yok.
Her şeyin merkezi çocuklar. Onları ve ihtiyaçlarını ötelememiz mümkün değil.
O halde yeni dönem tamamen çocukerkil.
Ülkemizde yapılan “Z kuşağı araştırma raporu”na göre
ortalama olarak 6 saat uyuyor, internet ve oyun karşısında
7 saat zaman geçiriyorlar.
Like atıyorlar, yeme bozukluklarını ve sorunlarını
(anoreksiya-bulimia-obezite vb.) sınırlarda yaşıyorlar, Amerikan, İspanyol mafya dizilerini bir gecede bir sezon
izliyorlar, Güney Kore müzik gruplarını takip ediyorlar. Türkiye’de yaşıyor, karışık bir dille anlaşıyor, Amerikanvari duygulanıyor, internet diliyle yazışıyorlar. Biz ebeveynlerin işini çookkk zorlaştırıyorlar.
Teknolojiyle inanılmaz barışıklar. Yıllar önce radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması 38 yıl, televizyonun aynı kullanıcı sayısına ulaşması 13 yıl sürerken İpod’un 50 milyon kullanıcıya ulaşması ise sadece 3 yıl sürmüş.
Sevgili anne babalar, değerli eğitmenler. Ben de sadece istatistik veri paylaşmakla bir neslin bütünüyle anlaşılamayacağının tabi ki farkındayım. Temel mesajları almak
oldukça önemli. Büyütenle büyüyen aynı zaman diliminde farklı tarzlarda yol almaya çalışıyor. Düştüğümüz yanılgılardan biri de takvim yaşına takılıp kalmak
oluyor. Bugün örneğin 12 yaşında olan bir birey acaba 90’lı yılların 12 yaş çocuğuyla aynı özelliklere, bakış açılarına, yaşam stiline, gelecek beklentilerine vb. sahip olabilir mi? “Ben kendi anne babamdan bir adım önde, doğacak çocuğumdan bir adım gerideyim” diye bir söz vardır. Acaba bu adım hesabı artık ne kadar geçerli!
Erken ergenlik, sosyal çevredeki değişimler, teknolojik imkanlar ve teknolojiye ulaşım, rol modellerindeki
değişimler, yaşama ilişkin değerlerde değişimler (eskiden başarı, saygı görme, staæætü elde etme, insani yardım vb. iken bugün para, kısa yoldan az emekle yüksek kazanç) derken işimiz zorlaştı.
Bize düşenlere baktığımızda kısa öneriler paylaşmak istiyorum.
- Mevcut tarihsel zamanı doğru algılamaya, yeni jenerasyonun değişkenlerini bilmeye ve anlamaya çalışın,
- Çocuğun ihtiyaçlarını ertelemenin bir suç olmadığını, yaşamın gereği olarak ortaya çıkabileceğini
unutmayın,
- Sürekli olarak zihinsel gelişimi hedef alan eğitimler yerine fiziksel-sosyal-duygusal gelişim alanları için etkin spor (özellikle takım sporları), yaratıcı drama, tiyatro, müzik, izcilik kampları vb. etkinliklere yer ve zaman verin.
- Çocukları gerçek yaşam olaylarına dahil etmeye çalışın,
- Kendi sorumluluklarını alma ve zaman planlamalarını yapabilmede sadece kılavuz olun, onların yerine tüm süreçleri siz üstlenmeyin,
- Yaşamsal ve mesleki değerlerini güçlendirmede yardımcı olun,
- Kendi sorunlarını çözebilme yönünde yüreklendirin,
- Duygularını dinlemeye/anlamaya çalışın, kendilerini açmak istemedikleri anlarda ısrarcı olmayın,
- Eleştiri yapmanız gereken durumlarda çocuğun kişiliğini değil davranışını hedef alıp betimleyin,
j. Neyi yapmamaları gerektiğini değil, neyi nasıl yapmaları gerektiğini gösterin,
- En ufak eleştiride, tartışmada “duygusal açıdan kırılır”, “acaba bir travma yaşatır mıyım” gibi gereksiz endişelere kapılmayın. Unutmayın çocuklar sandığınızdan çok daha güçlüdür. Çoğu zaman korurken biz güçsüz hale getiririz.
- Başarıyı överken de yolunda gitmeyen durumları eleştirirken de aşırıya kaçmayın,
- Çocuklarınızla arkadaş olmaya! çalışmayın.
- Onlara olan güven ve inancınızı doğru şekilde ve sıklıkta ifade edin,
- Gerektiğinde uzman desteği almaktan kaçınmayın.
Yusuf YALI Uzm. Psikolog